Eski Uygarlıkların Birikimini Barındıran Erek Şehri
Bizim nesil için şehir ve medeniyet bağ, bahçe ve suların uğultusu demekti. Bu kadim şehir eteğine yaslandığı ihtiyar Erek dağının güneşin berrak ışıltılarıyla parlayan Van Gölünü temaşaya duracak şekilde kurulmuştu. Kitab-ı Mukaddesin Eski Ahidinde Nuh tufanından kurtulan şehirlerden biri olarak Şinar ülkesinin yüksek deniz ülkesi Erek şehrinden bahseder ki o şehir Van’dır işte. Kucağında yaşadığımız bu şehrin kıdemi pek çok şehri kıskandıracak kadar eski uygarlıkların birikimine sahiptir.
Medeniyet denilen nimet ve fazilet ekseriyetle şehirlerin deniz kenarlarında, nehir ve dere boylarından, bir şerit halinde geçerek, bağ ve bahçelere hayat veren esâs yapıcı unsurlardır. “Mısır Nil’in hediyesidir” diyen Heredot ne kadar haklıdır.
Bu şehrin medeniyetin kurucu unsurlarından biri de bu şehrin doğusunu boydan boya kuşatan İhtiyar Erek Dağının bağrında topladığı bütün bu suların menbasıdır.
Onun rüzgarı, her daim zirvesini kaplayan karları suları olmasaydı bu ümran ve uygarlıktan nasıl söz edebilirdik. Şamranda onun hediyesidir. Akköprü Çayı da. Zerneabad suyuda ve şehrin bütün kehrizleri onun hediyesidir. Evet su nerdeyse medeniyet oradadır. Van bir zamanlar baştan başa su şehriydi. Kehrizleriyle Kenkanlarıyla Şamranıyla Akköprü Çayıyla kehrizleriyle Zernabat suyuyla arklarıyla çeşmeleriyle bir su medeniyetinin şehriydi.
Dağdan Gelen Vuslatın Serin Şarkısı
Akköprü dağdan gelen vuslatın uzun serin bir şarkısıdır. Bu çay Erek Dağının tepesindeki Keşiş gölünden başlayarak Ereğin kuzey tarafındaki eteklerinden hız alıp köpüre köpüre aşağıya doğru yol alır Kopanıs (Değirmenköy) Zırvandanıs köylerini geçtikten sonra Sıhke bostanlarının bir zamanlar o akıllara seza güzel kokulu kavunlarını sulayarak aşağıya doğru yol alır.
Düze vardığında Toprakkale’nin kenarında birkaç Kehrizin suyunu da toplayarak Van çarşısının kuzeyinden geçerek Akköprüdeki değirmenlerin çarklarını döndüre döndüre Norşin mahallesini kat ederdi. Neşeden çağıldayan çayın suları Akköprü mezarlığına geldiğinde derin bir sükunete bürünüp yavaşlar. Mezarlığın yanı başından geçerken şehrin ölülerine hüzünlü bir asâlet içinde uhrevi ve dokunaklı bir selam vererek sessizce geçtikten sonra beş yüz metre aşağıda Polatoğlu mevkiinde Şamran suyuyla birleşirdi.
Ederemit'e Can Veren Su
Şamran Mijingirden yola çıkıp bozkırları ağaca yeşile çiçeğe ümrana ve uygarlığa çevire çevire eli altı kilometrelik yolu kat edip Edremit ve Şamranaltı bağlarına can veren uzun gurbet akşamında sılasına dönen sevgilinin vuslatı gibi Polatoğlu mevkiinde birbirlerine kavuşarak dolana dolana ağaçların bağların bahçelerin arasından menziline doğru sessizce yol alırdı. Hiç dikkat ettiniz mi Akköprü’nün uğultusuna karşı Şamran her daim iki binlik yaşının kemaliyle muttasıl sessiz akardı.
Bu şehri ruhundan kavramak istiyorsanız onun bir vakitler o güzel saat ve zamanlarını yakalamanız icap eder. Akköprü bizim nesil için sadece bir çay değil aynı zamanda Van’ın en güzel mesiregâhlarından biriydi.
Hıdırellezlerin Mekanı Ak Köprü
Hıderellezlerde bütün gece boyunca şehrin sakinleri kadınları kızları büyük bir eğlence içinde gezerlerdi. Çocukken Akköprü Deresine indiğimizde muhayyilemde değirmenlerin uğultusunu duyar gibi olurdum. Neşe içinde çağlayan bir sessiz çalgıya sarılıyor ve bu ruha kendim de içimden yüksele yüksele varıyormuşum gibi hissederdim.
Bu muhitte eski zaman Akköprü beylerinin evleri yaşlı söğüt ağaçları değirmen uğultuları bostanlar itikafa çekilmiş bir ruhun şarkısını besteliyor gibi hissederdim. Işıklar gölgeler, serinlikler ve iğde ağaçlarının kokusu sağ tarafta ihtiyar bostancının sepeti. Ve bütün bunlar ruhuma hitap eden ikinci mahrem bir dil gibiydi. Bu güzellik aleminin ruhuna vakıf olmak için yaşlı söğüt ağaçlarının vakârını yayan serin ahenkli sükutu altında dalıp giderdik.
Su kenarındaki bayırlar, ağaçlar ve renkler kalbimizin muhabbetli hisleri kadar yumuşak ve tadı duyulurdu. Mavi, rüzgarlı sular beyaz ve geçici bulutlar, bu birleşik güzellikler bize mutlaka annelerimizin şefkâtlerini, çocukluk günlerimizin his ve hayal dolu saatlerini, dünyanın bize iyi oluğu zamanları hatırlatırdı.
Ak Köprü'nın Ak Olarak Aktığına Şahitlik Eden Son Nesil
Galiba bizim nesil Akköprü Çayı’nın ak olarak aktığına şahitlik eden son nesildi. Geçtiği mahalleye ve Şehrin Mezarlığına da adını veren Akköprü çayı aynı zamanda mahallenin kıdemli asli sakinlerine isim veren Akköprü beylerinin de mukim olduğu bir mahaldi. Akköprü çayı ile birlikte yatağı boyunca sıralanan kırk kadar değirmen dolapları bir vakitler derenin sağında ve solunda sıralanan bostanlara şu taşırlarmış.
Van’da güz aylarında turşu kurulacak mevsimlerde Akköprü deresinin sağında ve solundaki bostanlardaki envai türlü sebzenin kokusunu salatalığının domatesin kokusu hâlâ hayal ve hafızamızda eski günleri yad etmektedir. Bir vakitler Akköprü’deki bu bostanların tarihini bilmeyen bir insan Akköprü’nun güzelliğini ve hikmetini asla anlayamaz. Onun için Ak Köprü bizim nesil için şehrin bağlarını bostanlarını dolduran kutsal bir hatıradır.
Şimdi ne Şamran ne de Ak Köprü eski günlerdeki gibi akmıyor artık.
Van’da güz aylarında turşu kurulacak mevsimlerde Akköprü deresinin sağında ve solundaki bostanlardaki envai türlü sebzenin kokusunu salatalığının domatesin kokusu hâlâ hayal ve hafızamızda eski günleri yad etmektedir. Bir vakitler Akköprü’deki bu bostanların tarihini bilmeyen bir insan Akköprü’nun güzelliğini ve hikmetini asla anlayamaz. Onun için Ak Köprü bizim nesil için şehrin bağlarını bostanlarını dolduran kutsal bir hatıradır.
Şimdi ne Şamran ne de Ak Köprü eski günlerdeki gibi akmıyor artık.
Doç. Dr. Sait Ebinç-02.03.2019-Van