Köşe Yazıları

Eski Van'a Dair Politik Tespitler

Abone Ol

Eski Van'a Dair Politik Tespitler

Van YYÜ Siyaset Bilimci Doç. Dr. Sait Ebinç'in kaleminden eski Van'a dair politik tespitlerini anlatan güzel bir yazı. Bir kentin tabiîyet ya da aidiyet ilişkilerini ve uygarlık birikimini belirleyen burjuva sınıfıdır. Avrupada Ortaçağ kentleri de dahil olmak üzere Avrupa kentlerini ve kent kültürünü yaratan bu sınıftır. Biz de iktisadi bir sınıf olarak bu sınıfa tam tekabül etmese bile kültürel olarak şehir görgüsünü ve kültürünü yaratan ve yaşatan sınıf olarak eşraf ve esnaf sınıfını kabul edebiliriz. Bu özellikle Anadolu da nakib-ül eşraf, esnaf ya da halk arasında daha çok “ Yerli” olarak tanımlanan sınıflardır.

Sermeye Servete Göre Daha Üretgendir

Son yıllarda şehirlerin sürekli göç ve büyümesiyle birlikte toplumsal ve kültürel yapılarının kozmopolit hale gelmesiyle yerlilik kavramı önemini yitirmeye başlamasına rağmen yerlilik kategorinin kentlerin tarihinde kentlerin uygarlık birikiminde ve kültüründe çok önemli yeri vardır. Yerlilik kavramını Batıdaki gibi tam anlamıyla kentin burjuvazisi anlamına gelmese bile kentin eşrafı ve esnafını oluşturun bir kategoridir. Batıdaki burjuvazi sınıfı tarımdan kopmuş servetden çok ticaret sermayesiyle birikimini oluşturmuş toplumsal bir sınıftır. Siyasal teoride 1950 lilerden sonra bu tür ayrımlar sınıfsal temelden çok Weberci anlamda kültürel bir temelde daha çok “Kent elitleri” olarak tanımlanacaktır.

Sermeya Servete Göre Daha Üretgendir

Ekonomi-politik kuram bu sınıfları daha çok iktisadi bir temelde tavsif ettiği için Servet ve Sermaye ayrımı temelinde bu toplumsal sınıfları bir birinden ayırd eder. Servet kavramını sermayeden farklı olarak daha çok gösterişe imtiyaza ve tüketime yönelik bir değer olarak daha çok Feodal üretim tarzının başlıca zenginlik aracı olarak tanımlar. Sermaye ise servete göre daha üretken bir kategoridir. Kapitalizmin en münbit ve en velut üretim aracıdır dolayısıyla daha çok kente tekabül eder. Bu ekonomik ölçütlerin dışında bir de kültürel kıdem olarak bir şehrin yerlisinden söz edebilmek için gerekli bir şart herhangi birinin en az dört dedesinin mezarını gerisin geriye o şehrin mezarlığında saymakla mümkün olabilir. Fakat zaman içinde kırsal alandan gelenlerin eğitim şehirleşme süreçleriyle de bu kentlilik bilinci ve birikimine sahip olmaları mümkündür. Burada önemli olan bu “Yerlilik” kavramın ırki anlamda dışlayıcı ötekileştirici bir kategori olarak kullanmamaktır. Bu bakımdan şehir onun değerlerine uygarlık birikimine ve terbiyesine sahip çıkabilen herkesindir.

Aristokrasi ve Köylü

Kentlilik bilinci uygarlık bilinci bu duyarlılığa sahip insanlar tarafından oluşturulur. Bu bakımdan şehrin kendisi devasa bir okuldur. Bu okulun öğreticileri o şehrin yerlisi ya da TC Yahya Sezai Tezel hocanın enfes ifadesiyle o muhitin aristokrasisidir. “Aristokrasinin olmadığı bir toplumda köylüyü terbiye edecek, merkezdeki görgüyü çevreye yayacak mekanizmalar yoktur. Osmanlı İmparatorluğunda dış dünya ile bağlantılı olarak İstanbuldaki estetik değerleri Anadolu kentlerine taşımakta Ermenilerin ve Rumları ve Yahudilerin önemli olumlu rolleri vardı.” Bu bakımdan Van’da İmparatorluk döneminde çok az yerli esnaf ve eşrafın yanında burjuvaziyi nüve teşkil eden sınıf Ermenilerdi onlarda tehcirle birlikte gittikten sonra şehirler büyük ölçüde rençberlere kaldı. Van’da seferberlik sonrası çok az küçük yerli esnaf ve eşraf ve zenaat sahibi hariç nüfusunun büyük çoğunluğu itibariyle atın eşeğin sırtından ineli daha seksen yıl geçmemiş nomadik bir kültürün biçimlendirdiği zihniyet yapısı kentin toplumsal yapılarına kurumlarına hakim olmaya başlayınca yerliliğin biriktirdiği uygarlık birikimi de kırın bu hoyrtlığı karşısında yok olmay başladı. Böyle bir toplumsal gerçeklik önümüzde dururken demokratik burjuva ve aydınlama devrimlerinin geleneklerini yaşatacak zihniyetin oluşması için epey bir zaman beklemek gerekecektir.

Kestirme Yoldan Zengin Olanlar

Pre-kapitalist toplumlarda kazanç ve emek kendi için kendinde bir amaç olmaktan çok kendi üstünde başka amaçlara hizmet içindir. Kazancın ve servetin sürekli bir işletme biçiminde değer yaratan bir faaliyet olarak bizatihi icrasında değil fakat sonunda tattıracağı tüketim gösteriş boyutuna, başkalarını belli bir davranış ve seçime zorlayıp etkilemenin tattıracağı üstünlük bilincine koşullandığı hallerde iş adamından başka her şeyle karşılaşmak mümkün. Bir defalık şans veya talih yardımı ile yüzü gülmüş hovarda rantiye, tefeci fırsat veya vurgun adamı eroin esrar kaçakçısı politik yoldan kestirme yollardan zengin olma heveslisi, hepsi mümkün fakat iş adamı asla! Ne yazık ki bu gün Van’da kent düzleminde ekonominin bir eksenini bu türden servet sahipleri oluşturmaktadır. Onun için memleketimizde zenginlikle kültür at başı gitmediği için çoğunlukla adamın arabası ile kendisi arasında en az üç yüz yıllık boşluk var. Bu sınıflara son yıllarda kestirme yollardan zengin olmuş muhafazakar mütedeyyin kesimi de eklersek onlarda burjuvazinin incelmiş rafine zevklerini tadarken fakirken geçmişte tutmuş oldukları oruçların intikamını şimdi azgın bir iştahayla almaktadırlar. Sait Ebinç'in Sitemizdeki diğer Köşe Yazısı Tıklayınız