İlkbaharla birlikte karların erimesiyle, Erek Dağının zirvesinden başlayarak Van'ın bağ ve bahçelerini zümrüt yeşiline boyayan ve bir zamanların kehrizlerine de kaynaklık eden Zernabat Suyunu Gazeteci Yazar Şahin Akçap şöyle anlatmaktadır;
"Hayat verendir Erek Dağı…
Uzun ve zemheri kış günlerinde karı buzu toplar sırtına.
Gün vursa da yücelerine bir emanet gibi tutar beyaz örtüyü. Altında bahar geldi mi yüzünü gösterecek binlerce çeşit bitkiyi, çiçeği, börtü böceği ninniler fırtınalarının sesiyle.
Anaç bir ana gibidir. Ulu dorukları mağrur, hiç eğilmeyen özgürlük türküsü tutturmuş onurlu bir savaşçıyı andırır. Ve gün diklenip, mevsim bahara döndüğünde silkinir ak ağırlığından. Erir yüzlerce gümüşten derelere dönüşür kar suları. Bir uzun kış boyu koynunda sakladığı nebatlar filizlenir. Sümbül, gelincik, nergis, kardelenler açılır yemyeşil sofrasında. İşte sihri o zaman başlar…
Akan suyudur sihri toprakta boy veren uşkununa, sırmosuna, turşiğine…
Bilgeler ad koymuştur köpük sularına. Zer demiştir Acem yurdu dilinden ve nebatı koyup Zernebat eylemiştir. Bir araya geldiğinde anlam yüklenmiştir şifalı suyuna. Altın sudur adı Zernebat'ın.
Akar ve aktıkça yalar sayısız bitkiyi, alır şifalarını köpükleri arasına dolanıp iner yazılar, bağları, bahçeleri sular, semaverlerin çay suyu olup, ince belli bardakların tavşankanı içmecesi olur."
Tarihi de mitolojiyi de içinde barındıran Van’ın ab-ı hayatıdır Zernebat. Erek Dağı’ndan Van’a hayat vermiş. Bostaniçi Beldesi’nde hala bu su, şifa niyetiyle içilmektedir. Ama maalesef bu suyu bilen yeni jenerasyondan az kişi vardır.
İnanışa göre bu sudan içen hamileler, sağlıklı bir doğum gerçekleştirecek, içen hasta iyileşecek, o suyla yıkananlar hastalanmayacak ve en önemlisi de eğer çocuğu yoksa çocuk sahibi olacaktır.