Akşam Gazetesi Yazarı Emin Pazarcı 27.04.2021 tarihli köşe yazısını Van'a ayırdı.
Van Soykırım Müzesi Olsun
Kazım Karabekir'in kızı Timsal Karabekir konuşuyor. İnternette var, izlemenizi ve yüzündeki ifadeyi görmenizi isterim...
Babasının kendisine anlattıklarını aktarıyor:
-Ortada bir gayri tabilik hissettim. İnsanlar hiç kımıldamıyordu. Daha yaklaştığım zaman ıstırapla gördüm ki, her biri canlı canlı birer kazığa oturtulmuştu. Istıraptan kasılmıştı yüzleri.
Timsal Hanım, babasının bu olayı naklettikten sonra, şu ifadeyi kullandığını aktarıyor:
-Allah benim gözümün gösterdiklerini, dünya üzerindeki hiçbir göze göstermesin.
Bu olay, örnekler içinden sadece bir tanesi. Osmanlı arşivlerinde öyle iç acıtıcı örnekler var ki, anlatmak-yazmak bile zor! Geçmişte, bunlar tek tek sıralandı ve Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından ciltler dolusu kitap haline getirildi.
Sonuç olarak şunu söylemek mümkün:
Evet, bu topraklarda bir soykırım denemesine girişildi. Onu da batı destekli Ermeni çeteler gerçekleştirdi. Osmanlı'nın yaptığı, sadece tehcirdir. Bu da ordunun arka hatlarını ve Müslüman ahaliyi koruma altına almak için atılan meşru bir adımdır. O dönemde Ermenilerin giriştikleri saldırılar ve katliamlara bakınca, ne kadar yerinde olduğu da görülmektedir.
Bitmedi, dahası var...
Bu tehcirin de tamamı kayıt altındadır. Kimin nereye hangi yolla ve nasıl gittiği bellidir. Onun dışındakilerin tamamı yalandır. Hem de koca bir yalan. O büyük yalanın failleri, bugün üzerimize "soykırım" iftirasını atanlardır. Biz biliyoruz Amerikan misyonerlerinin Ermeni okullarına nasıl silah ve mühimmat yığdıklarını. Tarih yazıyor Rus ve Fransız üniforması giyen Ermeni çetecilerin on binlerce insanımızı nasıl katlettiklerini.
Elimizde bir Osmanlı Paşası olan Ermeni Bogos Nubar'ın, Fransızlar nezdinde ABD Başkanı Biden'in ataları da dahil olmak üzere batılılara yazdığı kapı gibi mektup var. "Tarih sizi affetmeyecektir" diyor Bogos Nubar:
"Silahlandırdınız bizi, toprak vaadinde bulundunuz. Müslüman ahalinin üzerine saldınız. Nihayetinde yüz üstü bırakıp gittiniz."
Ne bir suçumuz var bizim, ne de ayıbımız. Alnımız açık, başımız dik. Ama ne acıdır ki, geçmişlerinden utanması gerekenler, insan içine çıkacak yüzleri olmayanlar bize saldırıyorlar...
Demek ki, efendilikle olmuyor; ayıplarını yüzlerine, yüzlerine vurmak lazım bunların. Önce eski Van Şehri'ni Açıkhava Soykırım Müzesi haline getirerek başlamalıyız. Yaktılar, yıktılar, neredeyse taş üstünde taş bırakmadılar. Korumamız lazım o kalıntıları. Müze haline getirip, insanlığın kullanımına açmalıyız.
O müzenin etrafına da Ermenilerin Erzurum, Ağrı, Van gibi illerimiz ve çevresinde gerçekleştirdikleri katliam bilgilerini serpiştirmeliyiz. Açılan toplu mezarların fotoğrafları ile donatmalıyız. TRT arşivlerini açıp, soykırım tanıklarının anlatımları ile de süslemeliyiz.
Hatta o müzeyi genişletip, yakın dönem gerçekleştirdikleri Hocalı Katliamına ait utanç fotoğraflarını da koyabiliriz. Mesela vahşice öldürüldükten sonra erkeklik organları kesilip ağızlarına sokulan o insanların!
"Soykırım" mı diyorlar, iftira atıp bizi mi suçluyorlar?
Yüzlerine yüzlerine vururuz...
Akşam Gazetesi (Emin Pazarcı)