Van Erek Dağı

Bağdaş kurup oturan bir heybetin var senin, Bar oynayan dağların başını çeken Erek... Zirvene yuvalanmış bulut, duman, kar senin Sekiz ay bir senenin kışını çeken Erek... Van Kent Hafızalaranıdan Yunus Türkoğlu’nun kaleminden Erek Dağı; Van, sembolü çok olan iller arasında Türkiye'de üst sıralarda yer alır diye düşünenlerdenim. Saymakla bitirilemeyecek kadar öneme haiz semboller var. Müsaadenizle birkaçını sayayım; Vangölü, Van Kalesi, Van Kedisi, Akdamar Adası, Muradiye Şelalesi, Otlu Peyniri, Çaldıran Ovası, Ganispi Şelalesi, Erçek Gölü, Hoşap Kalesi, Erek Dağı...

'Sabah Erek Dağı ile Uyanan Çocuklardık'

Bu kadar güzellikler içinden sizlere Erek Dağı'nı anlatmaya çalışacağım. Bizler gözümüzü açtık Erek Dağı doğumuzda, Vangölü batımızda çok güzel bir coğrafyada doğduğumuzu anladık. Sabah Erek Dağı ile uyanır gün boyu onunla olur sonra akşam yine onunla uyurduk. Ben on yaşında o ise beklide on milyon yaşından büyük iki arkadaş. Biri birinden hiç ayrılmayan iki dost, biri ben biride Erek Dağı. İlk tanıdığım dağ sensin, ilk dost olduğum sen, ilk keven çiçeğini kokladığım, ilk yamacında yürüdüğüm, ilk zirvesinde soluklandığım, ilk dağ havasını teneffüs ettiğim, eteklerinden akıttığın kerhiz ve zernebat suyunu kana kana içtiğimiz dağımızsın.

Erek Dağı Sinerjsi

Çocukluk günlerimizde mahallede futbol, voleybol, birdirbir, mellikan, güvercin taklası, uzuneşek gibi oyunları oynarken ara verince, hemen yanı başımızdaki Recep-Şaban Özek'lerin babaanneleri Nesibe Eze'nin bahçedeki çeşmeden zernebat suyu içip tekrardan oyunumuza geri döneceğiz. Ben dönmeden önce, kenarda terli olsam da, yorgun olsam da, aklım oyunda olsa da, bütün haşmetiyle, heybetiyle, asaletiyle karşımızda duran Erek Dağı'nı seyretmeden, onunla göz göze gelmeden, onun tebessümünü görmeden, onun enerjisini almadan tekrardan oyuna başlamazdım.

Yokluğunda Aranan Dağ

Kışın karlı buzlu yolda hem yürür hem de kayarak giderdik ya, bu durumda bile başımı kaldırır Erek Dağı'nı izlemeden yoluma devam etmezdim. Yazın Fidanlıkta, İskelede suya atlar epeyce bir yüzer karadan açılırdık ya, Dönüşte hem kulaç atar hem de Erek Dağı'nı seyretmeden karaya çıkmazdım. Sisli, puslu ve karlı havalarda onu bir iki gün göremezdik ya, Yokluğu hemen belli olur gözümüz onu arardı. Yaz günlerinde akşama yakın güneş toprak damların üzerine gri gölgeleri bırakıp da şualarını Erek Dağı'nın sinesine çevirince, Hani o saatlerde vakit sanki bir an için durur gibi olur ya, işte vakit o vakittir, Erek Dağı. Bazen altın sarısı, bazen koyu pembe, bazen erguvan, bazen kızıl, bazen okyanus mavisi bazen de mor renklere bürünür seyredenleri bir anda türlü türlü sevdalara salar sonra gün bitip hava kararınca usul usul gözden kaybolur karanlıklara gömülürdü. Sadece Şüşanıs Köyü'nün ışıkları karanlıklar içinde görünürdü. Erek Dağı'nı severim, isminde Erek olduğu için Erek Mahallesi'ni de, Erek Lisesi'ni de, Erek Spor'u da her ne kadar renkleri sarı kırmızı olsa da. Sarı lacivert renkler benim için daha anlamlı!..Erek Spor deyip de Efsane futbolcusu Füze Uçun ağabeyi anmadan geçmek olmaz.Allah uzun ömürler versin.

Erek Dağı;

Ben seni Haçort düzünde doru atların dörtnala koşuşu gibi sevdim. Ben seni Meşgeldek'in üstünde uçan martı gibi sevdim. Ben seni Başkale'den dönüşümde Güzeldere'nin virajlarını inerken aldığım keyif gibi sevdim. Ben seni kışın karların altından toprağı kazıp da çıkardığımız Beşir Emi'nin bostanındaki püçülükler tadında sevdim. Ben seni şamamanın kokusu tadında sevdim. Ben seni inci kefal balığının akarsuya meydan okuyarak tersine yüzüşü gibi sevdim. Ben seni milava attığım fındıkların tek gelişindeki gibi sevdim. Ben seni Çakırbey'deki çamların üstündeki kumrular gibi sevdim. Ben seni Van insanının tatlı dili,güler yüzü gibi sevdim...

Erek Dağına Uşkun Seferi

Yanılmıyorsam Ortaokul ikinci sınıftayız, yani 1974'ler bizlerde on dört, onbeş yaşlarındayız. Engin Dede, Âdem Dikici, Fuat Günaslan, Çetin Ömeroğlu, Kenan Aydın, Faruk Günaslan ve ben bir müfreze takımı kurduk. Plan projemizi yaptıktan sonra hazırlıklara başladık. Cumartesi günü Erek Dağı'na uşkun toplamaya gidiyoruz. Evet, öyleydi fakat çok önemli bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Düşünün bu güzel bahçede oturuyorsunuz, semaver tellenmiş dumanı ortalığı tutmuş, çoluk çocuk koşup oynuyorlar, yiyecekler" Allah şen etsin" bol bol, en önemlisi Van ve Vangölü karşımızda, bu manzaraya doyulur mu? Annelerimiz daha çok buraya bu manzara için çıkarlardı. Erek Dağı tam karşımızda ve biz yaklaştıkça daha da yüksek olduğunu müşahede ediyoruz. Yakın gibi gözükse de biz gittikçe sanki bizden uzaklaşıyor. Tırmandıkça dağ havasını almaya başlıyoruz ve güzellikler başlıyor. Arada bir dönüp manzarayı seyrediyorum, aman Allah'ım böyle bir güzellik olamaz! Hayran oluyorum... Çok seyretmek istemiyorum çünkü zirvede doyasıya seyrederim diye. Toprak zemin bitti, Erek Dağı'nın kayalıklarına dokunabiliyoruz artık. Kayalıkların üzerinde kısa bir mola, bisküvilerin arasına lokum bırakıp yedik, bir yudum su içip yola devam ediyoruz. Zirveye yakınız oldukça sarp kayalar var artık dikey gidemiyoruz. Sağ tarafa doğru yöneliyoruz oradan yavaş yavaş son noktaya doğru çıkıyoruz. Zirvedeki iki kayalıktan yüksek olanın üstünde oturup ayaklarımızı saldık aşağıya doğru, başladık seyretmeye.

Erek Dağından Van'ı İzlemek

Dağın yamaçlarından başlayıp denizin kıyısına kadar yeşillere bürünmüş Van, kavak, söğüt, dışbudak, karaağaç ve diğer meyve ağaçları arasında tek tük görülen evler. Yeşille uyum içindeki göz alabildiğine mavi, bu maviyi hiçbir maviye benzetemiyoru. Buna Vangölü mavisi demekle yetiniyorum. Van Kalesi, Suphan Dağı, İskele, tahta iskele vb. güzellikler say say bitmez. Öylesine dalmışım ki etrafı seyretmeye ne yiyip içtiğimin farkında değilim. Arkadaşlardan biri seslendi hadi uşkun toplayalım, sahi biz uşkuna gelmiştik! Bu güzellik her şeyi unutturdu. Beslenme molasından sonra uşkun toplamaya koyulduk. Arka tarafta çok güzel bir kanyon, şırıl şırıl akan bir dere ve çeşitli çiçekler hayranlık uyandırıyor. Dağlar yan yana vermiş İran'a doğru devam edip gidiyorlar. Epeyce aramamıza rağmen iri yapraklar arasından birkaç tane uşkun zar zor bulabildik. Olsun torbalar boş fakat içimiz mutluluk doluydu bu güzelliklere doyamamıştık. Erek Dağı'na şayet Dağcılık Kulübü, Spor Müdürlüğü veya Derneklerden birileri gezi düzenlerse lütfedip bana da haber verirlerse çok memnun olurum. Doyumsuz güzellikleri seyrederek aşağıya doğru kendimizi bıraktık. Hoşçakalın, sevgiyle kalın. Van'ın diğer Doğal Güzellikleri için Tıklayınız
Editör: Nihat Işık