Prestij Gazetesi yazarlarından, Benim 'Van'ın Bilge Kalemi' olarak gördüğüm Adil Harmancı, son günlerde yine gündeme gelen Van Balğı mı? İnci Kefali mi? tartışması ile Deliçay'daki Kaç Çiftliğini tartışmalarını köşesine taşıyarak çözüm önerileri sundu.

"Genel olarak herkesin sorunu koronavirüs ancak Van’da kendimizce şöyle de önemli bir sorunumuz var bu aralar;

Van Gölü’nden tatlı sulara doğru üreme göçünde olan, 15 bin dolayındaki ailenin geçim kaynağı olan ve aynı zamanda havza turizmi için de önemli bir gerekçe olan Van Balığını ya da diğer adıyla İnci Kefalini nasıl koruyabiliriz diye bir çabamız var.

Bunu tartışıyor ve bunu konuşuyoruz bir süredir, bu doğrultuda önlemler alıyor, yasaklar uyguluyor, avlanmasını, satılmasını, alınmasını ve yenilmesini istemiyoruz bu aralar.

Çünkü balığımız üreme göçü seyahatinde bu aralar, Van Gölü etrafındaki tatlı su derelerine doğru suyun akış tersine yol almış bulunmakta, 15 Temmuz’a kadar da geri dönmeyecek Van Gölü’ne.

Tabi bunu tartışıp konuşurken, önlemleri elden geldiğince uygularken, Erciş bölgesinde Deliçay kenarında bir kaz çiftliği olduğu ve buradaki kazların suya girerek balıklara zarar verebileceği konusu gündeme getirildi.

Bir süre sosyal medyada gündem oldu, üniversiteden akademisyenler tartışmaya katıldı, sonra haber oldu, açıklamalar yapıldı vs.

Sonuçta iki tane görüş çıktı ortaya kaz çiftliği ile ilgili tıpkı balığın adındaki gibi;

Van Balığı mı İnci Kefali mi?

Önce şu balığın adı konusunu izah edeyim; bir kısım üniversiteden akademisyen ‘Van Balığı’ diye nitelerken bir kısım da ‘İnci Kefali’ diye isimlendiriyor dünyada sadece Van Gölünde yaşayabilen tek endemik tür olan balığı.


Tabi ben de haber ve makale yazarken ne diyeceğimi şaşırmış bulunmaktayım, Van Balığı dediğimde bir taraf, İnci Kefali dediğimde de diğer taraf sevimsiz bir şekilde bakıyor, o nedenle de bir çok cümlede sadece ‘balık’ deyip geçiyorum ve işin kötü tarafı isimle ilgili ortak bir kararda buluşulmayacağı, benim de iki arada bir derede durumumun devam edeceği gibi gözüküyor!

Peki, kaz çiftliği ile ilgili iki farklı görüş ne..?

Yine üniversiteden akademisyenler ikiye ayrılmış durumda bu konuda da; biri, ‘kazlar balıklara zarar vermez, çiftlik olduğu yerde kalsın’ diyor, diğeri de, ‘hayır zarar verir, çiftlik buradan mutlaka ya kaldırılmalı, ya da dere ile ilişkisini kesecek şekilde bir önlem alınmalı’ diyor.

Olaylara tek taraflı bakmayan biri olarak bu her iki görüşü de haber yaptım, şimdi de kişisel değerlendirmemi kısaca yazdım, ama haberler yine yüz ekşitti, bunu his ettim.

O zaman da, akademisyenlere, mesleklerine, bilgilerine saygı bir yana, bir de kendi önerimi belirteyim dedim; yani kaz çiftliği için ‘yararlı’, ‘zararlı’ ikilemi dışında bir başka çözüm yok mu diye düşündüm, aklıma Van arazisinin ne kadar da devasa ve işlemeye muhtaç olduğu geldi.

500 ya da bin tane kazın olduğu çiftlik için bu kadar karşılıklı söz üretmek yerine ortak bir karara varılıp, Erciş’in, ya da başka bir ilçenin sınırları içinde yer alan devasa boş araziler, hem de kazların beslenebileceği otlak alanların olduğu alanlar değerlendirilse, kaz çiftliği buralara kurulsa, hem de bir değil, şu işsizlik ortamında daha fazla çiftlik kurulsa, istihdama yol açılsa daha iyi olmaz mı?

Hem bu tür tartışmalar da yaşanmamış olur.

'Bir Komisyon Kurulmalı'

Bu kaz çiftliği konusu ile balık adı konusunda madem çözüm üretemiyoruz, ortak bir yol bulamıyoruz, gerekirse kentteki hatırı sayılır bir komisyon, çoğulcu bir karar mekanizması bu her iki konuya bir çözüm getirebilir diye düşünüyorum.

Belki kaz çiftliği konusu daha basit çözümlenebilir bir konu, ama Van Gölü’nde yaşayan balığın adı konusu biraz daha karmaşık gibi gözüküyor, çünkü hem Van Balığı adı hem de İnci Kefali adı vazgeçilebilecek gibi isimlendirmeler değil, her birinin kendi içinde hem tarihi hem de yerel önemi var, ancak buna rağmen bu ikili ifadelendirmeyi ortadan kaldırmak için genelde kabul gören isim üzerinde karar kılınabilir, gerekirse bunun için bir anket de düzenlenebilir.

Yani yazdıklarımla artık kimsenin alınmasını istemiyorum şahsen, muhtemelen başka muzdaripler de vardır.

Kaynak: Prestij Gazetesi

Editör: Nihat Işık