Eski Van Şehrindeki Camiler

Hüsrevpaşa Cami ve Külliyesi

Eski Van'ın Ortakapı Mahallesi’nde bulunmaktadır.

Cami medrese, türbe ve imaretten oluşan bir külliye içerisinde yer almaktadır.

Cami giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre, Van Beylerbeyi Köse Hüsrev Paşa tarafından 1567 tarihinde yaptırılmıştır.

Mimar Sinan'ın eserleri arasında sayılmaktadır.

Cami ve çevresinde Prof. Dr. A. Uluçam kazı ve restorasyon çalışmalarını yürütmüştür.

Kare planlı, üzeri kubbeyle örtülü caminin kuzeyindeki beş gözlü son cemaat yeri yıkılmıştır.

Harim, kalın duvarlar üzerine kubbeyle örtülmüştür. Yapının duvarlarında kesme taş, tromp ve kubbede tuğla malzeme kullanılmıştır.

İç mekanda duvarları belli bir yüksekliğe kadar kaplayan çiniler günümüzde mevcut değildir. Kuzey cephede kemerli bir girinti içerisinde kapı açılmıştır. Kapının bulunduğu kuzey cephe ile diğer cepheler pencerelerle hareketlendirilmiştir.

Minare ve dış cephelerde iki renkli kesme taş malzeme görülmektedir. Kuzey batı köşede yükselen kare kaideli silindirik gövdeli minarenin şerefe, petek ve külahı onarılmıştır. İç mekanda kıble duvarının ortasına yerleştirilmiş mihrap dikkat çekmektedir.

Kalker taşından düzgün bir işçilik gösteren dikdörtgen görünüşlü mihrap, üç dilimli kemerle taçlandırmış, beş kenarlı ve mukarnas kavsaralı nişe sahiptir.

Mihrabın yüzeylerinde çeşitli geometrik süslemeler bulunmaktadır. Ancak mihrap, 1992 yılında define arayıcıları tarafından tahrip edilmiştir.

Ayrıca caminin içini süsleyen kalemişi ve çinilerden çok az kalmıştır.

Restorasyonu yapılan Cami ve Külliye halen ibadete açıktır.

Kayaçelebi Cami

Eski Van'ın Ortakapı Mahallesi’nde surlara yakın bir yerde bulunmaktadır.

Vakfiyesine göre Kaya Çelebi Zade Koçi Bey tarafından 1660 tarihinde yapımına başlanmış, ancak Koçi Bey'in idam edilmesi üzerine 1663 yılında, Cem Dedemoğlu Mehmet Bey tamamlatmıştır.

1993 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yapmış olduğu onarımlardan sonra, ibadete açılmıştır. Cami, kare planlı ve tek kubbeli harim ile kuzeyindeki beş gözlü son cemaat yerinden oluşmaktadır.

Kuzey batı köşede minaresi bulunmaktadır. İki renkli kesme taşlarla inşa edilmiş olan caminin cepheleri, değişik formlarda pencerelerle hareketlendirilmiştir. Ayrıca kuzey cephenin ortasına camiye giriş sağlayan kapı yerleştirilmiştir.

Bu cephedeki kapı ve pencerelerde bitkisel ve geometrik süslemeler yer almaktadır. Caminin içerisinde kıble duvarına yerleştirilmiş mihrab önemlidir.

Düzgün kalker taşlarıyla gerçekleştirilmiş mihrap, mukarnaslı bir bordürle çerçevelenmiş, kareye yakın dikdörtgen görünüşlüdür. Geniş bir yüzey ortasında üç dilimli kemerle taçlandırılmış beş kenarlı ve mukarnas kavsaralı mihrap nişi bulunmaktadır.

Mihrap, geometrik ve bitkisel süslemeleriyle önem taşımaktadır.

Minaresi ise, kare kaideli ve silindirik gövdelidir. Şerefeden sonra kısa bir petek ve külahla son bulmaktadır.

Osmanlı devrinin önemli yapılarından birini teşkil etmektedir.

Ulu Cami


Eski Van’da Tebriz Kapı ile İskele Kapı arasında bulunan Van Ulu Camisi’nin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan XI.-XII. Yüzyıl eseri olduğu ileri sürülmüştür. Bazı araştırmacılar da XIII.-XIV. yüzyılda yapıldığını belirtmişlerdir. 


İlk kez Bachmann’ın yayınladığı plan ve resimlere göre yapının 9 m. çapında mihrap önünde kubbesi olan beş payeli bir yapıdır. İçerisi zengin çini dekorları ile süslü olan bu yapıda İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Oktay Aslanapa 1970–1971 yılında kazı çalışmaları yapmıştır. Bu çalışmalarla karanlıkta kalan noktalar aydınlanmıştır. Buna göre XIV. yüzyılın başlarına tarihlendirilmesinin daha yerinde olacağı anlaşılmıştır. Ayrıca 1571 tarihli Van Vilayeti Evkaf Tahrir Defterinde de bu yapıdan Cami-i Kebir olarak söz edilmiştir. Bazı kaynaklarda yapının Ahlatşah’lardanI.Sökmen (1100–1112), veya II. Sökmen (1128–1185) zamanında yapıldığı ileri sürülmüştür. 

Prof. Dr. Oktay Aslanapa’nın yaptığı kazılar sonucunda yapının kesme taş, tuğla ve moloz taştan dikdörtgen planlı olduğu anlaşılmıştır. Duvarların alt kısımlarında kesme taş, üst kısımları ile örtü sistemlerinde, kemerlerde tuğla kullanılmıştır. Cami mihrap önü kubbeli, çok payeli, dikdörtgen planlı camiler grubundandır. 

İbadet mekânına kuzey yönüne eklenen Osmanlı dönemine ait bir bölümden girilmektedir. Orijinal giriş kapısı geniş kitabe kuşakları ve kademeli kemerlerin çevrelediği görkemli bir görünümdedir. İç mekânın iki sıra halinde on sütun, mihrap önünde beş kalın payenin taşıdığı kubbeli bir bölüm olduğu anlaşılmıştır.

Bu kubbeli bölümün dışında kalan bölümler çapraz tonozlarla örtülmüştür. İbadet mekânı içerisindeki payeler birbirlerinden farklı durumdadır. İç mekânda çok sayıda bezeme elemanlarına, ştuk parçalarına, mukarnaslara, tuğla süslere, bitkisel bezemelere toprak dolgularda rastlanmıştır. Mukarnaslı mihrap cephesinde, mihrabın üzerinde örgülü kufi kitabe kuşağına, plastik bitkisel motiflere rastlanmıştır.

Burada yer yer de çini bezemeler ile karşılaşılmıştır. Bunların bir bölümü Van Müzesi’nde bulunmaktadır. 


Caminin kuzeybatı köşesinde tuğladan silindirik kalın gövdeli minarenin şerefesinden sonraki bölüm yıkılmıştır. Minare kaidesi üç kademe halinde olup, yukarıya doğru daralmaktadır.

 
Horhor Cami

Horhor Medresesi ve Camii, Eski Van şehri içerisindeki tarihi 8 camiden biridir.

Eski Van’ın Horhor semtinde bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir.

Yapı üslubundan XVIII. yapıldığı sanılmaktadır. 

Kesme taştan yapılmış olan cami dikdörtgen planlıdır. Ancak caminin güney ve doğu duvarları günümüze gelmiş diğer bölümleri yıkılmıştır.

Giriş eksenindeki mihrap taştan, dışarıya taşkın olup, içerisi istiridye ve bitkisel motiflerle bezelidir. Mukarnaslı mihrabın üzerinde kök boyalarla yapılmış kalem işi bezemeleri bulunmaktadır. 

1915 yılında Van'ın Ruslar tarafından işgali ve Ermeni olayları sırasında tamamen yıkılarak ibadete kapatılan ve tahrip olan Horhor Camisi yeniden inşa edilerek ibadete açtılmıştır.

Ayrıca Bediüzzaman Said Nursi burayı 1897-1907 ve 1912-1914 yılları arasında medrese olarak kullanmış ve talebe yetiştirmiştir.

Kızıl Cami  


Eski Van’ın doğusunda, Tebriz Kapı Mahallesi’nde, Ulu Cami yakınında bulunmaktadır. Topçuoğlu, Sinaneddin ve Yesir (Esir) Camileri isimleri ile de tanınan bu yapının kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır.

Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla da özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır. Buna rağmen minaresine dayanılarak yapının Selçuklu dönemine ait olduğu anlaşılmaktadır. 

Günümüze cami yıkılmış, yalnızca tuğla minare ile buna sonradan eklenen dikdörtgen planlı küçük bir yapı kalıntısı gelebilmiştir. Yıkılan caminin yerine yapılan ikinci cami 1.10-1.40 m. kalınlığında kesme taş duvarlarla örülmüştür. Bu yapıdan da yalnızca son cemaat yerinin kalıntıları günümüze gelebilmiştir. Bu kalıntılara dayanılarak ibadet mekânının ortada kubbe, iki yanda da iki beşik tonozla örtülü olduğu anlaşılmaktadır. Kıble duvarında ise mihrap nişi ile iki yanındaki birer pencere bulunmaktadır. Bezemeleri döküldüğünden bu konuda bir bilgi edinilememiştir. 



Caminin orijinal minaresi taş kare bir kaide üzerine tuğladan silindirik olarak yapılmıştır. Günümüze 14.50 m. lik bir bölümü gelebilen minarenin şerefe ve petek kısımları yıkılmıştır. Yuvarlak gövdenin üzeri tuğladan eşkenar dörtgen ve geometrik motiflerle bezenmiştir. Ayrıca üst kısımlarda kesme tuğlalardan sekiz kollu geçmeler, sekiz ve beş köşeli yıldızlardan oluşan bezemeler yapılmıştır. Bunların kenarları da firuze ve lacivert renkte çinilerle tamamlanmıştır. 

Abbasağa Cami


Eski Van'ın kuzeybatısında, Horhor Camisi ile Ulu Cami arasında bulunan Abbasağa Camisi’nin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir.

Yapı üslubundan XVIII.-XIX. yüzyıllarda yapıldığı sanılmaktadır. 

Kesme taştan yapılmış olan cami dikdörtgen planlıdır. Duvarların üst kısımları kermerlerle örülmüştür.

Üst örtüsü yıkılmış, ancak düz toprak damlı olduğu sanılmaktadır. Giriş kalınlığında kesme taş duvarlarla örülmüştür.

Bu yapıdan da yalnızca son cemaat yerinin kalıntıları günümüze gelebilmiştir. Bu kalıntılara dayanılarak ibadet mekânının ortada kubbe, iki yanda da iki beşik tonozla örtülü olduğu anlaşılmaktadır. Kıble duvarında ise mihrap nişi ile iki yanındaki birer pencere bulunmaktadır. Bezemeleri döküldüğünden bu konuda bir bilgi edinilememiştir. 

Caminin orijinal minaresi taş kare bir kaide üzerine tuğladan silindirik olarak yapılmıştır. Günümüze 14.50 m. lik bir bölümü gelebilen minarenin şerefe ve petek kısımları yıkılmıştır. Yuvarlak gövdenin üzeri tuğladan eşkenar dörtgen ve geometrik motiflerle bezenmiştir.

Ayrıca üst kısımlarda kesme tuğlalardan sekiz kollu geçmeler, sekiz ve beş köşeli yıldızlardan oluşan bezemeler yapılmıştır. Bunların kenarları da firuze ve lacivert renkte çinilerle tamamlanmıştır. 



Editör: Nihat Işık