Gitti de gelmedi yavrum buna ne çare…

Gidip de gelmeyen bir değil bin değil Çanakkale’de. Onlardan Vanlı Ali ve Ağrılı Hüseyin.

VANLI ALİ

Küçük bir savaş gemisinin gözcüsüdür Vanlı Ali.

Düşünün, vakit gecenin bir yarısı.

Gemi Çanakkale yolunda. Ali nöbet tutuyor.

Arkadaşları uykuda.

Gözleri çakmak çakmak Ali’nin.

Yüreği yanmış. Elinde bir mendil. Yavuklusunun göz yaşlarıyla ıslanmış.

Suyun içinden hızla bir şeyin kendisine gelmekte olduğunu fark eder Ali.

Düşman denizaltısından atılan bir torpil yaklaşmaktadır gemiye.

Arkadaşlarıma haber vereyim der, vakit yok.

Düşünmeye vakit yok, tereddütte vakit yok.

Küpeşteye çıkar Ali, torpilin geldiği yöne doğru atar kendini denize.

Torpil Ali’ye çarpar, patlamaz. Pervaneleriyle biçer yiğidi.

Deniz al kana boyanır.

Bir mendil suya düşer, Van’da bir Suna Gelin hıçkırarak uykusunda uyanır.

Yönü değişir torpilin, kurtulur gemi.

Artık hilal uğruna dalgalarda batan bir güneştir Ali.

Vanlı Ali

AĞRILI HÜSEYİN

Ağrılı bir annenin Çanakkale’de şehit olan oğlu için yaktığı Ağıttır;

Oğlum Hüseyin Çanakkale yollarına düştüm.

Otlaklar ve bayırların altında.

Oğlum, Çanakkale kan kaynıyor.

Sabah anan etrafa bakınıyor.

Bir Kara Nizam asker müfrezesi Çanakkale’nin dağından aşağı indi.

Anan paçalarını toplayıp Baş Komutan'ı karşılamaya gidiyor

Soruyordu, "Hüseyin’ime ne ettiniz?" diye.

Vah yaşlı kadın Allah bile haline acıyor diyordu.

Komutan: "Yunan cephesinde savaş başladı.

Senin Hüseyin’i orada nöbete bıraktık" Heylo oğlum heylo oğlum.

Anan Üçüncü Bölük Eğitim Alanı'nda oğlunu arıyor.

Filit’in kemeri oğlumun omzunu yaralamış.

Berno’nun tüfeği ise evde ağaca asılı bekliyor.

Duvaklı gelinimiz yolu yarıladı, baba evine döndü

Sen gittikten sonra ananın iki gözü önüne aktı.

Heylo oğlum heyloooo, heylo oğlum.

Hüseyin’im oğlum Oğlum Hüseyin Çanakkale'nin sisli yollarına düştüm.

Oğlum Hüseyin Çanakkale'de etrafa bakınıyorum.

Bir kara nizam asker müfrezesi.

Çanakkale’nin dağından aşağı iniyordu.

Anan paçalarını toplayıp Baş Komutan'ı Baş Asker'i karşılamaya gidiyor.

Soruyor "Hüseyin’ime ne ettiniz?" diye Vah yaşlı kadın

Allah bile haline acıyor diyordu kendine

Komutan: "Rus cephesinde savaş başladı

Senin Hüseyin’i orada askere baş çavuş yaptık"

Heylo oğlum heylo oğlum Anan Üçüncü Bölük Eğitim Alanı'nda kuzusunu arıyor

Filit’in kemeri oğlumun omzunu yaralamış Berno’nun tüfeği ise evde ağaca asılı bekliyor

Duvaklı gelinimiz yolu yarıladı, baba evine döndü

Sen gittikten sonra ananın iki gözü önüne aktı

Heylo oğlum heyloooo, heylo oğlum Hüseyin’im oğlum

Hüseyin Lawo (Oğlum Hüseyin)

Söz: Ağrı / Heliksan Köyü

Kaynak: Ahmede Helikan

Derleme Müzik Uyarlama ve Solist: Servet Devran

Editör: Nihat Işık