Bildiğiniz Tüm Biyografileri Unutun (Vanlı Nihat Hoca Kimdir?)
Alternatif mizah, afiş ve tasarımları ile tanıdığımız @umitourgraphics kaleminden gerçek biyografimden esinlenerek düzenlediği Vanlı Nihat Hoca Biyografisinin ilk bölümünü yorumlarınıza sunuyorum...
VANLI NİHAT HOCA BİYOGRAFİ
Adım Van, soyadım Lınihathoca, evet “LI” ile…
1972 yılında yerin altına gömülmüş bir otlu peynirin içinde kendi imkânlarımla üredim.
Sirmo, mendi, heliz ve çökelekle birlikte çok kültürlü bir ortamda büyüdüm.
İLKOKUL YILLARIM
İlkokul çağımda, Uzakdoğu sporlarındaki kuşak mantığı tersten ilerliyordu.
Siyah kuşakla (önlük) başladığınız birinci sınıfı bitirdikten sonra önlüğün rengi solarak açılmakta ve sizi bir üst kuşağa taşımaktaydı.
Aramızdan bazı arkadaşlarımızın önlüğü çözünerek atmosfere karıştı ve ulaşılması en zor seviye olan büyük usta seviyesine ulaştılar.
Mentor Necati, Aikido Nurettin, Çekirge Suat ve niceleri… Hala İrfan Baştuğ okulunun duvarında sertifikaları sergilenir.
ORTAOKUL BAŞLAR
Ortaokulu Ellinci Yıl İlköğretim Okulunda tamamladım.
Vanlı olmayanlar bilmez, Van’da eğitim 50 yıllık periyotlarla planlanmaktadır ve okulların akademik kalitesi aşağıdaki karmaşık denklemle hesaplanır:
Amcanın dayı yarısı olduğu biliniyorsa hala x teyze3 + görümce/kıdemli yenge = X işleminde X’in Yüzüncü Yıl Üniversitesi türevinden karşılığı nedir?
a) Ellinci Yıl Ortaokulunu iki defa bitirince Yüzüncü Yıl Üniversitesinden mezun olmuş sayılırsınız
b) Yüzüncü Yıl’da okulu yarıda bırakırsanız Ellinci Yıl’da orta okul mezunu olursunuz.
c) Hiçbiri
d) Hammısı
Çocuktum, ebatlarım sınırlıydı ama fiziksel büyümem devam ediyordu. Doğal seleksiyonum tamamlanır tamamlanmaz henüz ellerim yeni yeni çıkmaya başlamışken seyyar gazetecilik yapmaya başladım.
Basın emekçisi olaraktan, kader olaraktan…
10 yaşındayken dönemin popüler çocuk dergilerinden Can Kardeş’e Van ile ilgili yazılar gönderdim.
Yazılarım o kadar beğenildi ki…
Yani o kadar diyeyim...
Çok, aşırı…
O gün geleneksel medya bir köşe yazarını kaybetti, bugün dijital medya tüm köşe yazarlarını…
Acele etmedim temiz bi şey oldu.
YAZARLIK OLMAYINCA TERZİLİĞİ SARDIM
Baktım yazarlık olayı için henüz erken terziliğe ilgi duydum.
80’li yıllar, İspanyol paça pantorlar, slim kere slim dar gömlekler, boyun fıtığı patlamasına neden olan havalı enseler…
Zor zamanlardı, kolay olmadı, atlattık.
TERZİLİK DE OLMAYINCA KASETÇİLİK
Sonra kasetçilik yılları başladı, Ergun Plak hesabı…
90’lık karışık kaset zamanları…
Dinlemekte olduğunuz bu kaset canımdan çok sevdiğim Kylie Jenner hanımefendiye, duygularımın bir ifadesi olarak doldurulmuştur.
Duyguları ifade eden de Seyfi Doğanay.
O yıllarda teyplerde kasetlerin sıkışıp bantlarının dolanmasının nedeni Seyfi Baba’nın bıyıklarıydı.
Bu gerçeği kimse bilmez mesela.
Tüm bunlar olurken akademik kariyerim de alttan alttan dewamke…
LİSELİM
Lise son sınıftayken Van Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünde stajyer Köy olarak görev yaptım (stajyer köy, küçeden önceki level; küçe mehle çarşı).
Böyle şeyler söylenmez ama lisedeyken sınıf başkanlığı yaptım ve o sınıfa altın çağını yaşattım.
Ama noldu? Hemen bir karalama kampanyası.
Neymiş efendim, Cambridge Analytica’yla işbirliği yapmışım da Facebook kullanıcı verilerini manipüle etmişim de, neler neler. Hain insanlar nazar ettiniz!
ÜNİVERSİTE HAYATIM
Tofaşların amacına uygun şekilde taşıma vasıtası olarak kullanıldığı zamanlar.
İnsanların pantolonları değil Pantolonların insanları giydiği yıllar...
Boru değil, İstanbul Üniversitesi Ben diyeyim Küçük Emrah siz deyin hadi yine iyisin Tayfun.
Yağmurdan sonra gelen buram buram vinlex kokusu. Geniş iç hacim, panoromik tavan ve ölümüne pileli 90’lar paraşüt pantolon.
Henüz dünyanın yuvarlık olduğu kanıtlanmamış.
Dünya düzdür ve uzay boşluğuna düşerken bu pantolon güvenli iniş yapmanızı sağlayabilir.
Memleketten gelen otlu peynir ve tuzlu balık. Bomba imha ekipleri müdahale etmeden 10 dakika önce
1990 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesini kazandım.
Beyoğlu’nun en nezih muhiti olan Tarlabaşı’nda bir yurtta kalmaya başladım.
Oda arkadaşlarımdan birinin belden yukarısı çalınınca biraz tedirgin olduk ama yine de eğlenceli günlerdi.
Okulun ikinci yılında üzerimde büyük bir baskı kuruldu.
Yok efendim Sosyal Bilimler nedir? Bitirince Sosyal Bilimlerci mi olacaksın gibi tatsız şakalardan bıktım ve Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümüne geçiş yaptım.
Yaz tatillerinde anketörlük yaptım.
Ülkemizde yaşanan ekonomik krizden kurtulmak amacıyla, dönemin Tansu Çiller hükümetince alınan 5 Nisan Kararlarının ‘Toplum Üzerindeki Psiko-Sosyal Etkileri’ konulu bitirme tezim ile 1996 yılında ‘Sosyal Hizmet Uzmanı’ olarak mezun oldum. “Gaz yağı alamadığğh!”
Mezun olduktan hemen sonra bir kreşte müdürlük yapmaya başladım.
Özel sektörün pek de özel olmadığını fark edince memur olmaya karar verdim.
1997 yılında Van’a öğretmen olarak atandım ve Van İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı Kalecik Köyünde ‘Sınıf Öğretmeni’ olarak göreve başladım.
'HOCA' LAKABI NEREDEN GELİYOR?
‘Hocam şu büyüyü yapar mısın?’, ‘Kaç seans sonunda otlu peynir büyüsü yapabilirim?’, ‘Malzemeyi evden getirsek bizim yerimize üfler misiniz?’ ve ‘Arkadaşa bi guvvetli üfler misin?’ sorularına maruz kaldığım için ‘Hoca’ lakabımın öğretmenliğimden geldiğini de bu vesile ile belirtmekte fayda görüyorum.
ASKERLİK BAŞLAR
Bitti mi, bitmedi.
Yıl 1999. Kayseri Hava İndirme Dağ Komando Birliği…
Bak ne diyorum Komando diyorum, dağ diyorum, Kayseri diyorum, hava indirme diyorum.
18 ay bee…
Neyse şuraya yakışıklı bi fotoğraf koyayım, şanımız yürüsün
KİMDİR BU NİHAT HOCA? NE İŞ YAPAR?
Asıl Mesleğim Sosyal Hizmet Uzmanı.
Aniden ciddileşiyorum, zira şimdi bahsedeceğim görevler ciddi işler.
Son iki yılı Van Çocuk Yuvası Müdürü olmak üzere yaklaşık 25 yıl çeşitli alan ve kurumlarda çalıştım.
Diyarbakır Sokak Çocukları Merkezi, Ağrı Erkek Yetiştirme Yurdu, Çaldıran Toplum Merkezi, Van Çocuk Şube Müdürlüğü ..vb geçici görevle çalıştığım kurumlardan aklıma ilk gelenler.
Görev yaptığım süre boyunca; Korunmaya Muhtaç Çocuklar, Yaşlı Bakım, Ayni ve Nakdi Yardım, Evlat Edinme, Koruyucu Aile, Çocuk Hakları, Suça Sürüklenen Çocuklar, Engelliler, Evde Bakım Hizmeti ve Kadına Yönelik Şiddet alanlarında çalıştım.
Çalıştığım alanlarla ilgili birçok eğitim ve seminere katıldım. En son Van YYÜ’de Alile Danışmanlığı (450 saatlik) kursuna katılarak ‘Aile Danışmanı’ sertifikası aldım.
‘VAN SEVDASI İÇİN MÜDÜRLÜKTEN İSTİFA ETTİM’
Her ebeveynin en büyük dileği çocuğunun “mayışlı bir iş”te çalışmasıdır.
Maaş ve mayış arasındaki farka kısaca değinmek gerekirse; mayış düzenlidir, kıyamet kopsa aynı gün hesaptadır ama maaş statik değildir.
Hah işte mayışlı, masa başı, gül gibi işimden sosyal medyada Van’ı tanıtmak için ayrıldım.
Ama hele bi sorun niye yaptım? İşte bunlar hep aşktan…
Sonra noldu? Tabi ki orada da star olamadım.
Uşakken de böyleydim; çılgın, maceracı, özgür ruhlu, narahat…
KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜNDE SOSYAL MEDYA İŞLERİNE DE BAKTIM
Van İl Kültür ve Turizm Müdürlüğündeki yetkililerle aramızda tam olarak bu diyalog geçti:
- Demek vericiyi yüksek bi yere koyun dediler hee?
- Nihat, bu Sosyal Medya ve Tanıtım işlerini yapabilecek misin?
- Bi açıp bahğmam lazım.
- Neyi?
- Sosyal medyayı.
- Nasıl açmahğ yani?
- Tornavidayla açacam mekanizmaya bahğacam.
Başta bi hüşleri dağıldı ama sonra tuzlu balık kokusunun çok edici, eşsiz, uyarıcı ve keskin kokusuyla toparladılar.
KÜLTÜR MÜDÜRLÜĞÜNDEN AFFIMI İSTEDİM
Kültür ve Turizm Müdürlüğü bünyesinde bir süre çalıştıktan sonra ‘Van tanıtımını devlet memuru mantığıyla değil de gönüllü olarak daha iyi yaptığıma kanaat getirerek’ affımı istedim (hemen de affettiler, o kadar mesaimiz vardı) ve Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesine Sosyal Hizmet Uzmanı olarak görevlendirildim.
Halen, asıl kadrom Van Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünde olmak üzere geçici görev ile görevlendirildiğim Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk İzleme Merkezi, Çocuk İstismarı alanında çalışmaktayım.
HOBİ OLARAK VAN'ı TANITIYORUM
Tüzel mesaim dışında kalan zamanlarda “hobi” olarak Van’ı tanıtıyorum.
Ben alçakgönüllülüğümden dolayı “hobi” diyorum yoksa özen ve dikkat gerektiren yorucu bir uğraş olduğunu görüyorsunuz, anlatmaya gerek yok.
Bu işi yaparken hiçbir maddi karşılık beklemeden yapıyorum. “Yav he he” diyenleri duyar gibiyim.
Fakat ne çıksa bu dedikodulardan çıkıyor. İşte onlardan bazıları:
Nihat Hoca Kayseri’den yukarısını komple satın almış uşkun ekip Avrupa’ya ihraç edecekmiş.
Nihat Hoca dünyadaki bütün otlu peynirleri toplayıp İsviçre bankalarında özel kasalarda saklıyormuş. Bir müddet sonra insanlar otlu peynir krizine girecek ve küçük paketlerdeki çok az otlu peynir inanılmaz fiyatlarla satılacakmış.
Nihat Hoca, Maldivler’de gece gündüz partilerde…
Çedene bağımlısı olduğunu duymayan yok.
Aşırı dozda çedeneden kendini kaybedip etrafındakilere hayatı zindan ediyormuş.
…
Günler, aylar geçti.
Ben ilk günkü heyecanımla ve Van sevdamla paylaşımlar yapmaya devam ettim.
Samimiyetime inanan binlerce insan beni takip etmeye başladılar ve sosyal medya fenomeni olduğumu fark ettim.
Buradan bana teveccühleriyle güç veren tüm takipçilerime, haber konusu olduğum gazete/dergilere, konuk olduğum ulusal ve yerel TV ve radyo kanallarına, jüri olarak davet eden organizatörlere ve beni çok sayıda değerli ödüle layık gören tüm STK ve kurumlara teşekkür ediyorum.
Yetmez, kokulu seda sayan öpücüğü gönderiyorum.
Ya da sadece düz öpücük.
Vıle öpücük nedir?.
Hepinizi seviyorum, eyvallah…
VAN'IN EN İYİ ÇIKIŞ YAPAN İSMİ
2017 yılında Van Ekonomist Dergisi Tarafından Düzenlenen Van’ın Enleri Yarışmasında ‘En İyi Çıkış Yapan İsim’ Ödülü Aldım
Beni ‘Necip Hoca’ ile karıştıranlara ‘Evli’ ‘Göbekli’ ve üç çocuk babası olduğumu hatırlatmak istiyorum.
Söylemesi ayıp ev işlerinde maharetliyim. (dolma sarabildiğimi de ilk kez size itiraf ediyorum)
İflah olmaz bi Vansiporluyum.
Mutluluğun sırrının, Van Otlu Peynirine katılan; Çünk, Mendi, Sirmo, Heliz ve Siyabo gibi dağ otlarında saklı olduğunu düşünüyorum.
‘VAN AŞKI'
Aslen Küresünni'yim.
Küresünni;100 yıl önce İran'dan Türkiye'ye göç etmiş aslen Oğuz boyunan olan Sunni (Acem Değil) Türk topluluğu.
‘Ecem’ denilip aşağılandım,
‘Van’ın yerlisi değilsin’ denilip dışlandım,
‘Sen ne biçim Vanlısın Kürtçe bilmiyorsun?’ denilip linç yedim,
‘Vıle Hoca, bu işte parayı iyi kırıyor’ gibi asılsız dedikodulara konu oldum,
Van’a yapılan güzel işleri anlattığım için zaman zaman ‘Yalaka’ olarak yaftalandım…
Ama ‘Van Tanıtımı’ konusunda şevkimi kırmaya çalışanlara ‘Van Aşkı’ için çok da kulak asmıyorum.
Nasıl ki araba mazotla, öğrenciler gazla çalışıyorsa ben de takipçilerimin; beğeni ve yorumları ile motive olup bu karşılıksız sevgileri ile yola devam ediyorum.
Yapıcı eştirilmekten asla rahatsız olmuyor ve kendimi geliştirmem adına eleştirinin ‘Olmazsa Olmaz’ olduğuna inanıyorum. (Zırtım varsa otlu peynir yüzü görmiyeyim)
En çok da gençlerimizin; doğası, kültürü ve tarihi ile eşsiz bir şehirde yaşadıklarının farkına varmalarını amaçlıyorum. Ve çocuklarımın da benim gibi gururla ‘Vanlıyam’ demelerini istiyorum
İFLAH OLMAZ MEMLEKET SEVDAM
Genelde Memleket,
Özelde ise fanatik bi Van sevdalısıyım.
Hiç kimseyi ayrıştırıp-aşağılamadan; kültür, sanat ve spor gibi ortak noktalarımızda insanları buluşturmaya,
Bizi biz yapan farklılıklarımızı ortaya çıkarıp ‘Vanlılık Bilinci‘ kazandırmaya,
‘Nerede Eski Van’ ‘Van Ğoştur Ama Sahibi Yoğtur’ ‘Van’da Vanlı Kalmamış’ klişelerini kırıp ‘Vanlılık Ruhunu‘ canlandırmaya,
Delisiyle-Velisiyle, geçmişimizi araştırıp gelecek kuşaklara aktararak ‘Kent Hafızası’ oluşturmaya,
Bazen de zülfüyare dokunarak ‘Kentlilik Kültürü‘ adına Van’ın gelişimine katkı sunmaya çalışıyorum.
‘VASİYETİM'
Beni Van Gölünün sodalı sularında yıkayıp, Cumhuriyet Caddesinde son bi tur attırın.
Seyir Tepesi manzaralı bi yere defnedip mezarıma Uşkun tohumları serpin.
Mezar taşıma da ‘Otlu Peynire Doyamadan Gitti!’ diye yazın.
(Haaa unutmadan, bahçemizdeki Ceviz Ağacının sol yanına gömülü otlu peynirlerimizi de çıkarıp, hiç yılmadan ve üşenmeden her gönderimi beğenen takipçilerime dağıtın)
ÖZETLE
‘Van’ın neyi güzel yaa!’ diyenlerin ağzına ıslak odunla vurmak isteyip de vuramadığı için eşinden fırça yemeyi göze alarak, evinin bir odasını Van’ı tanıtmak için büro olarak kullanan,
Hayatın anlamını Van’da bulduğu için Van Kedisi gibi başka bir ilde yaşayamayan,
Van’a hizmet ederken hiç bir kurum veya kişi ile menfaat ilişkisi olmayıp tek tabanaca takılıp kendi bildiğinden şaşmayan,
Ve sonsuza dek Otlu Peynir yiyerek mutlu bir şekilde Van’da yaşamayı hayal eden sıradan bir insanım’
Tüm takipçilerime göstermiş oldukları teveccühten dolayı teşekkür ediyor ve minnetlerimi sunuyorum.
Daha güzel işlerde buluşmak üzere desteğinizi devem ettirmenizi rica ediyorum.
#biyografi #komik