Ramazan ayı bereket ayı, ibadet ayı, hayır, hayrat ayı diye biliriz.

Bizler büyüklerimizden, atalarımızdan öyle gördük. Küçük yaşta başladık oruç tutmaya. İlk defa tutmaya başladığımız zamanlar henüz ilk okula başlamadığım zamandı.

İftara Hazırlanan Semaver Kokusu Mahalleyi Alırdı

Ramazan ayı yaz ayına denk gelmişti. Evimizin bahçesinde, rahmetli babamın ektiği kızıl güller, zeringadehler, asma ağacının altında iftar için hazırlıklar başlardı. Önce bahçe sulanır, süpürülür yıkanırdı. Yere çulları serer, minderleri koyardı annem. iftara az zaman kalınca semaver yanar. Semaverin dumanı mis gibi kömür kokusu iftar saatinin yakınlaştığını tüm mahalleye bildirirdi.

Mahalleli çocuklar ile iftardan önce illaki buz gibi akan derenin ( kehriz) suyunu bidonlarımıza doldurur, sofralarımıza  ve semaverde çayı için getirirdik. Semaver çayı kehrizin suyu ile olmazsa olmazdı.

Çocuklar Tekne Orucu

İlk gün ilk defa tuttuğumuz orucun etkisi ve yazın o sıcağında halsizliğimizi gören büyüklerimiz, yarın Tekne Orucu tutacaksınız diye söylenirler, iftarlık almak için mahalle bakkalında çikolata, şeker, ne olursa alıp getirirlerdi. İftardan önce oruç tutan küçükleri bellerinde taşımak tutulan orucun sevabına katılmak olurmuş. Daha sonra Tekne orucunun ne olduğunu araştırdığımda büyüklerin küçükleri oruca teşvik etmeleri, küçük bedenlerinin yavaş yavaş alıştırılmasıymış diye öğrenince oruç tutmanın sevabın önemini bir kez daha anlamıştım.

Tepe Başı mahallemizde Ramazan ayında yaşanan en güzel ve unutulmayan anılarımdan biri de Toprak Kaleye yakın Kara Dağ dediğimiz tepede ezan sesi ile atılan top atışını izlemek olurdu.

Atılan topu sesi  o gün tutulan orucun sona ermesi demekti. Alkış çalar ,kehriz den getirdiğimiz buz gibi su ile iftarımızı açarken, yemekten sonra Karşı komşumuz Hocanın merdivenlerinde toplanacağımız sözünü birbirimize vererek, Annelerimizin hazırladığı iftar sofralarına koşardık.

Mahallemizde Ramazan ayının diğer bir güzelliği de Sahura kadar mahallede oynanan oyunlar, Babalarımızın Teravihden dönünce annelerimizin kaynattığı semaver çaylarını komşular ile derin sohbetler içinde içmek olurdu.

Çocuk aklımızın neye güven vereceğinin en güzel örneği aile bireylerimizin bir arada oturması o tatlı sohbetlerini can kulağımızla dinlemenin unutulmayan mutluluğuydu.

Sahur zamanı davuluyla mahallede herkese lakap takan, Rahmetli  Fethi amcayı unutmak ne mümkün.

O kadar güzel  maniler okurdu ki okuduğu manide kimin kapısında olduğunu ezberlememek mümkün değildi. Davulunu çala çala geldiği son durak her gece bir komşunun avlusu olurdu. Sahurda hazırlanan nevalelerden tadar çayını içer yine devam ederdi.

11 Ayın Sultanı Ramazan ayı sonlarına doğru yaşanan Bayram hazırlıkları ile şeker toplama heyecanı sarardı çocukluğumuzdaki o güzel günleri..

Nuran DEMİRHAN-09.05.2019

Sitemizdeki diğer Köşe Yazıları için TIKLAYINIZ

Editör: Nihat Işık