Gazeteci Yazar Naif Yaşar, Van Ticaret ve Sanayi Odası ( Van TSO) öncülüğünde 7 Haziran Pazar günü kutlanan 'Dünya Kahvaltı Günü' ne eleştirel bir bakış açısı ile baktı.

7 Haziran Pazar günü Van adına güzel bir etkinlik yapıldı.

Bir ayağı Van’da, bir ayağı İstanbul’daydı.

Bravo ...

Güzel bir düşünce.

Her coğrafya kendi kültürel mirasına sahip çıkmalı ve bu mirası gelecek nesillere taşımalıdır.

Zira bunu yaparken, coğrafyaya özgü orijinleri esas alınmalıdır.

Ama sanırım bu folklorik ve otantik değerler fazlasıyla arka planda kaldı.

Bir diğer eksiklikte zanımca, etkinliğin adıydı. "Dünya Kahvaltı Günü " ismi pek şık durmadı. Eğer ki ana tema 'Van Kahvaltısı ' ise, isim de 'Van kahvaltısı Günü' olabilirdi.

Her neyse bunu da bir tarafa bırakalım.

Eğer ki bir coğrafyanın kültürel değerini görücüye çıkaracaksan, tüm yan argümanları da bu kültürel değerler birlikte sergilemelisin.

Fakir ya da zengin, ne olursa olsun olduğu gibi sunmalısın. Yabancı (ithal) değerler kattığında otantik değerinden uzaklaştırırsın. Bir anlamı kalmaz.

Bakınız...

'Van'ın Tarihi ve Folklorik Yönü Ön Plana Çıkarılabilirdi'

Bu etkinlikle ilgili meslektaşlarımın da dahil olduğu onlarca video paylaşıldı, lakin hiçbirinde arka fonda Van'a dair herhangi bir tarihi, folklorik ya da turistik obje yoktu. (Van Kalesi, Van Kilimi, Van Gümüşü vs) Yüzlerce kahvaltı sofrası paylaşıldı. Şaşalı ve abartılı. Kapalı mekanlarda ve zenginlik kokan sofralar. Sanki hepsi de günler öncesinde hazırlanmış gibi.

Oysa bu kente dair yüzlerce tarihi, turustik ve kültürel mekan. Bahçelerde kurulan (ki takdire şayan sofralardı) bir kaç sofra dışında görsel zenginlik arz eden tek sofra yoktu.

Oysa sofranın biri Van kalesinde, bir diğeri Edremit sahilinde, bir diğeri Muradiye şelalesinde kurulsaydı daha şık olmaz mıydı?

Mesela bir sofra nordéz yaylasında kara kil çadırın altında kurulaydı. Bir diğeri Hoşap kalesinin dibinde. Bir diğeri Çatak Kanispi kaynağının önünde.

Ne kadar da güzel olurdu.

Naif Yaşar (Van Ekspres)

Editör: Nihat Işık